Artık bende R'den başka vites yok

Artık o günler çok geride kaldı ama ben hazırlıktayken Ulus'ta adamın biri yolumu kesip cüzdanımı istemişti ve cebimde beş kuruş para olmamasına rağmen adama "vermiyorum lan" diye atar çekmiştim. Şimdiki aklımla o kadar parasız kalıp Kızılay' dan İskitler' e yürümem gerçi ama öyle bir cevap vereceğimi de sanmıyorum. Şu yüzden sanmıyorum, bu kış Sakarya' da yoldan geçen bir sarhoş, beraber yürüdüğüm kadın arkadaşa bakarak "işte bunların hepsinin amına koymak lazım" gibi bir küfürle kadınlara olan bütün nefretini arkadaşımın yüzüne kustu. O an aklımdan iki şey geçti 'yürü ve yeni başlamakta olan gece güzel bitsin' ve 'dön, adamı sik'. Ben bu tereddütü yaşarken arkadaşım adama "yavaş koy piç kurusu" diyip kolumdan çekip beni götürdü. Ben de arkadaşıma direnmeden yürüdüm. Yine de dönüp kavga etmek içimde kaldı diyebilirim. Bu sene içimde kalan sayılı şeylerden biri de budur. Galiba büyüdükçe kavgacı ruhum törpüleniyor ya da korkaklaşıyorum. Oysa ilk kavgamı çok cesurca bir şekilde, ikinci sınıftayken beşinci sınıftaki bir çocukla yapmıştım. Haliyle çocuk beni epey hırpalamıştı, önlüğümde düğme bırakmamıştı piç. Kavgaya başlarken 'annemin dayağından ne kadar kötü olabilir ki' diye düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum. Ama öyle olmadı gardaş, anneler popoya popoya, düşmanlar kafaya kafaya vuruyormuş. Bütün bunları düşünmeme sebep olan şeyin bu sefer bir tereddüt olmaması, korkaklaşma sürecimi tamamladığımı bana gayet net bir şekilde göstermiş oldu. Az önce okuldan eve doğru uslu uslu yürürken paket servis yapan motosikletli elemanlardan biri neredeyse bana çarpıyordu. Gayet haklı bir şekilde ben de adama sert bir bakış attım. Eleman motoru susturmadan durdu ve bana "ne bakıyon la yarraağm" dedi. Aklıma gelen ilk şeyi söyledim ve yürümeye devam ettim. O da bastı gitti.
"Boyumun yarraağn kadar uzun olduğunu düşünmüyorum."




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Beyaz Zarf

O Belde

Kuşlar